Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Gıda Fiyat Endeksi, 2021 yılının tamamında, bütün dünyada, ortalama 125,7 puanla bir önceki yıla göre %28,1 artış kaydetti. FAO yetkililerine göre, normalde yüksek fiyatların üretimi arttırması beklenirken, girdi maliyetlerinin yüksekliği, devam etmekte olan küresel virüs salgını ve giderek belirsizleşen iklim koşulları 2022 yılı için de iyimserliğe yer bırakmamaktadır.

2021’de bütün dünyada gıdadaki fiyat artışlarının ayrıntılarına bakılacak olursa:

FAO Tahıl Fiyat Endeksi 2012’den beri en yüksek düzeye ulaşarak 2020’ye göre %27,2’lik artış kaydetti; tahıl grubu içinde mısırda %44,1, buğdayda %31,3 artış yaşanırken pirinçte %4’lük düşüş gerçekleşti.

FAO Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi zamanların en yüksek artışıyla 2020’ye göre %65,8 yükseldi.

FAO Şeker Fiyat Endeksi 2016’dan beri en yüksek değere ulaşarak 2020’ye göre %29,8 arttı.

FAO Et Fiyat Endeksi 2020’ye göre %12,7;

FAO Süt Ürünleri Fiyat Endeksi ise %16,9 artış kaydetti.

Dünyada ve Türkiye’de enflasyon gıda fiyatlarını yükseltirken, tarımsal gıda sisteminin iklim krizi, çatışmalar ve ekonomik şokları da içeren pek çok tehditle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Bu sorunlara çözüm üretmek için Türkiye ile BM Gıda ve Tarım Örgütü arasında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kapasitesini güçlendirmek amacıyla “Tarımsal Gıda Tedarik Zincirinde Gelişmiş Maliyet ve Fiyat İzleme Desteği” adında bir teknik işbirliği projesi geliştiriliyor.

Çukurova Üniversitesi’nden Prof. Dr. Muammer Tekeoğlu ve diğerleri tarafından yayımlanan “İklim Değişikliğinin Gıda Fiyatları Üzerine Etkisi: OECD Örneği” başlıklı makalede “…Elde edilen sonuçlara göre, gıda fiyatlarının iklim ile doğrudan            bağlantısı olduğu tespit edilmiştir. Çünkü iklim değişikliğine bağlı olarak sıcaklık artışları ve yağışların değişmesi tarımsal üretim miktarını önemli ölçüde olumsuz açıdan etkilemektedir. Bu nedenle üretimde ortaya çıkan azalmalar gıda fiyatlarının yükselmesine neden olmaktadır.” denilmektedir.

Birleşmiş Milletler verilerine göre, iklim krizinin gıda sistemi üzerinde yarattığı sorunlar şunlardır:

İklim değişikliği, açlığın önemli bir nedenidir. Kara, toprak, su ve enerjinin gıda için sürdürülemez şekilde kullanımı sıcaklıkların yükselmesine yol açan sera gazı salımlarını arttırmakta; yüksek sıcaklıklar gıda üretmek için gerekli kaynakları olumsuz etkilemektedir. 2020 yılında 811 milyona yakın insan açlıkla karşılaşmış olup bu rakam 2019 yılından 161 milyon kişi daha fazladır.

Gıdayı üretmek, ambalajlamak ve dağıtmak için kullanılan sistemler sera gazı salımlarının üçte birini oluşturmakta ve biyoçeşitlilik kaybının yüzde 80’ine neden olmaktadır. Eğer müdahale edilmezse, gıda sistemlerinden kaynaklanan salımların 2050’ye kadar yüzde 40 artması beklenmektedir.

Gıda sistemi günümüzde dünyanın toplam enerji tüketiminin yüzde 30’nu oluşturmaktadır ve bu enerjinin büyük bölümü salımlara neden olan fosil yakıtlardan üretilmektedir.

Gıdanın yüzde 17’si atık olmakta ve dünyadaki sera gazı salımlarının yüzde 10’u tüketilmemiş gıdadan kaynaklanmaktadır.

Yüksek sıcaklıklarda rekolte ve verim düşmekte; atık artmaktadır.

Okyanuslar iklim sisteminde oluşan aşırı ısının yüzde doksanını emmişler, bu nedenle daha asidik hale gelmişlerdir. Aşırı avlanma ve okyanusların daha asidik hale gelmesi 3,2 milyar insanı besleyen deniz kaynaklarını tehdit etmektedir.

Kutup bölgelerinde kar örtüsünde, göl ve ırmaklardaki buzlarda ve donmuş topraklarda meydana gelen değişiklikler otlatma, avlanma, balıkçılık ve toplama faaliyetleri ile elde edilen gıdaları verimsizleştirmiş, kutuplarda oturanların geçim kaynaklarına ve kültürel kimliklerine zarar vermiştir.

İklim krizinin gıda sistemi üzerinde yarattığı sorunları çözmek için dünya genelinde bazı öneriler geliştirilmiştir:

Erozyon kontrolü, meraların yönetimi, kuraklık ve sıcağa dayanıklı genetik iyileştirmeler, heterojen beslenme biçimi, azaltılmış gıda kaybı ve atığı, gıda sistemlerinin iklim değişikliğine uyum sağlaması için geliştirilecek yöntemler olarak sayılabilir.

Pek çok ülkede pilot ölçekte geliştirilen iklime duyarlı akıllı tarım inisiyatifleri verimliliği yükseltmiş, salımları azaltmış, su verimliliğini ve toprak kalitesini iyileştirmiş, gelirleri ve iklime dayanıklılığı arttırmıştır.

Sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme, gıda sistemlerinden kaynaklanan salımların azaltılması, düşük enerji kullanımı ve kara hayvanlarından elde edilen gıdaların azaltılması da dahil olmak üzere önemli fırsatlar sunmaktadır.

Ülkemiz için de iklim krizinin gıda sistemi üzerindeki etkilerinin belirlenmesi, çözüm yöntemlerinin geliştirilmesi ve uygulamaya konulması kritik önemdedir. Ne yazık ki, bu günkü koşullarda, dünyada ve ülkemizde gıda fiyatlarının kısa sürede düşmesi pek olası gözükmüyor!

Mete İmer

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri