Haberler

climate_chande.jpeg

2016 yılının, bir önceki yılda kaydedilen sıcaklık verilerinin de üstüne çıkarak dünyanın en sıcak yılı rekorunu kırdığı söylendi.

ABD Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) ve İngiliz meteoroloji kurumu Met Office'in açıkladığı verilere göre, sıcaklıklar 2015'te kaydedilen değerden yaklaşık 0.07 derece fazla ölçüldü.

İngiltere Meteoroloji Dairesi'nin verilerindeki artış yanılma payı dahilinde olsa da, NASA yetkilileri, 2016'nın sıcaklık rekoru kırılan üst üste üçüncü sene olduğunu belirtti

BM: 2016 geçen yılın 'en sıcak yıl' rekorunu kırabilir.
Bilim insanları, bu artışta El Niño hava olayının etkili olduğunu söylüyor. Ancak asıl etken, insan eliyle yapılan karbondioksit salımı.

Karmaşık bir tablo
Gözlemciler için bu son veriler çok da şaşırtıcı olmadı. Bilim insanları, 2016 yılının Mayıs ayında bu yılın sıcaklık rekorunu kırabileceğini öngörmüştü.
1880 yılından bu yana ölçülen NASA verilerine göre, 2016 kayıtlı tarihteki en sıcak yıl. BBC'ye konuşan NASA yetkilisi Gavin Schmidt, 2016'nın bir önceki yılı "yaklaşık 0.1-0.12 dereceyle geçtiğini" söyledi. Schmidt, "Bu oran kulağa çok da yüksek gelmiyor ama yıldan yıla kaydedilen sapmalara bakıldığında, aslında bu oldukça büyük bir değişim" dedi ve şöyle devam etti: "Bu gördüğümüz açıkça bir rekor ve El Niño olaylarının büyük oranlarda sıcaklık ürettiği tropikal Pasifik bölgesindeki değişimlerin sonucu. Ama sıcaklık artışındaki uzun vadeli eğilimlerin sera gazı salımlarından kaynaklandığını da gördük."

cevko_algi-22.png

3 KİŞİDEN SADECE BİR KİŞİ AMBALAJ ATIKLARINI AYRI TOPLUYOR!

ÇEVKO Vakfı'nın İstanbul'da 11 ilçede (Ataşehir, Avcılar, Bağcılar, Bakırköy, Beşiktaş, Kadıköy, Kartal, Maltepe, Pendik, Şişli, Zeytinburnu) yaşayan tüketicilerle yüz yüze görüşme yöntemiyle 503; Türkiye halk geneli tüketici nezdinde ise dijital ortamda 1.133 kişiyle görüşülerek yapılan "İstanbul ve Türkiye Halk Geneli Tüketici Nezdinde Ambalaj Atıklarının Geri Dönüşümü Algı Araştırması" sonuçlandı.

Bağımsız bir araştırma şirketi tarafından gerçekleştirilen araştırmaya; İstanbul'da %48'i, Türkiye genelinde ise %34'ü kadın olmak üzere, 18 yaş üstü ve yaş ortalaması yaklaşık 35 olan; AB, C, DE sosyo-ekonomik statüdeki tüketiciler katıldı. Tüketicilere; doğaya karşı duyarlılıkları ve bu duyarlılıklarını tüketim alışkanlıklarına nasıl yansıttıkları, ambalaj atıklarını ayrı biriktirip biriktirmedikleri, bağlı bulundukları ilçe belediyesi tarafından ambalaj atıklarının ayrı toplanıp toplanmadığı konusundaki bilgi yeterlilikleri soruldu.

İstanbul geneli tüketici nezdindeki sonuçlar!

İstanbul genelinde yapılan "Ambalaj Atıklarının Geri Dönüşümü Algı Araştırması"nda, tüketicilerin %23'ü "Doğaya duyarlı markaların ürünlerini satın alırım" derken; "Doğaya duyarlı markaların ürünlerini fiyat farkı olsa dahi tercih ederim" diyenlerin oranı ise %15 oldu. İstanbul genelindeki tüketicilerin %32'si ise "Ambalaj atıklarını çöpten ayrı biriktiririm, geri dönüşüm kutularına atarım" dedi.

İstanbul'da, yaşadıkları bölgede ambalaj atıklarının ilçe belediyesi tarafından ayrı toplanıp toplanmadığı sorulan tüketicilerin %47'si ayrı toplandığı bilgisine sahip olduğunu ifade ederken, %40'ı bu konuda bilgisi olmadığını, %13'ü ise bağlı bulunduğu ilçe belediyesinin ambalaj atıklarını ayrı toplamadığını belirtti.

cevko_yesil_nokta.pngÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer'in Retail Türkiye dergisi ile gerçekleştirdiği röportajdan alınmıştır.

Türkiye'de Yeşil Nokta modeli
Sürdürülebilir bir geri kazanım sisteminin Türkiye'de gelişimini sağlamak için 25 yıldır sanayi öncülüğünde çalışan ÇEVKO Vakfı olarak; 2003 yılından beri "Yeşil Nokta" markasını Türkiye'de temsil ediyoruz. Kullanımını yaygınlaştırmak için tüketiciler, satış noktaları ve ekonomik işletmeler ile birlikte çalışıyoruz.
Sanayi sorumluluğunu simgeleyen, uluslararası bir model haline gelen ve o ambalajlı ürünü piyasaya süren ekonomik işletmenin ambalaj atıklarının geri kazanımı ile ilgili yasal yükümlülüklerini yerine getirdiği anlamına gelen uluslararası Yeşil Nokta aslında tam bir "Sanayi Sorumluluğu Modeli"dir.
Yeşil Nokta markasını ambalajlı ürünlerde kullanmanın yasal bir zorunluluğu yok; Yeşil Nokta kullanımı gönüllülük esasına dayalı bir işaret. Ancak, piyasaya ambalajlı ürün süren firmaların ambalajlarında kullandıkları Yeşil Nokta işareti, özellikle Avrupa'da, tüketici nezdinde büyük önem taşıyor. Çevre kirliliğinin artması konusunda endişeleri olan tüketiciler bu işareti gördüklerinde, o firmanın geri dönüşüm konusunda yükümlülüklerini yerine getirerek ambalaj atıklarının geri kazanımı için mali bir katkıda bulunduğunu anlıyor ve çevresel yükümlülüklerini yerine getiren bu firmaların ürünlerini almak istiyor. Dolayısıyla Yeşil Nokta işareti taşıyan ambalajlı ürün, çevre konusunda bilinçli tüketici için önemli bir tercih nedeni oluştururken, markaya da önemli bir prestij kazandırıyor.

"Yeşil Nokta" markasının tarihçesinden de söz etmek isterim. 1990-1991 yıllarında Almanya'da, kaynağında ayrı toplama sistemine dahil olan ambalajlar için kullanılmaya başlanılan Yeşil Nokta işaretinin Avrupa ve çevresindeki ülkelerde kullanımını sağlamak için 1995 yılında "Packaging Recovery Organization Europe - PRO Europe" kuruldu. PRO Europe; kar amacı gütmeksizin, bu ülkelerin geri kazanım sistemlerine, her ülkeden bir geri kazanım örgütü olmak üzere Yeşil Nokta lisansını kullanma ve kullandırma hakkını veriyor. Biz de ÇEVKO Vakfı olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki Yeşil Nokta kullanım hakkını, 2003 yılında, PRO-Europe'la yaptığımız sözleşme ile elde ettik. Avrupa'da çok yaygın olan bu markayı ülkemizde de ürünlerinde kullanmak isteyen ambalajlı ürün piyasaya sürenlerle alt lisans sözleşmesi yaparak kullanım hakkı veriyoruz. Günümüzde PRO Europe üyesi 31 ülkede ambalajlarında Yeşil Nokta markasını kullanan 170 bin şirket var ve her yıl Yeşil Nokta markasıyla işaretlenen ambalaj adedi 470 milyarı buluyor! ÇEVKO Vakfı'nın da dahil olduğu Yeşil Nokta örgütlerinin kurduğu geri kazanım sistemlerinden yararlanan nüfus ise 300 milyon kişinin üzerinde.

cevko_yeil_ofis.png

Sürdürülebilir bir geri dönüşüm sisteminin gelişimi için sanayinin öncülüğünde 26 yıldır faaliyetlerini sürdüren ÇEVKO Vakfı, kendi yönetim merkez binasında, çevresel ayak izini azaltma amaçlı başlattığı doğal kaynak kullanımlarında tasarruf uygulamaları ile önemli değişimler sağladı.

Kalite ve Çevre Entegre Yönetim Sistemi Belgesini 2010 yılında alan ÇEVKO Vakfı; 2012 yılından beri çevresel ayak izini azaltma amaçlı sürdürdüğü uygula

malarda; ofislerde kullanılan kağıt miktarını azaltmak, ayrı toplanan ambalaj atığı miktarını arttırmak; elektrik, su, akaryakıt ve doğalgaz tüketiminin ise azaltılmasını hedefledi.

ÇEVKO Vakfı'nın yaptığı uygulamalarla eriştiği son 3 yıllık verilerine göre; kağıtsız ofis hedefi kapsamında, personel başına düşen yıllık kağıt tüketimi %31 ve su tüketimi %5; m² başına düşen yıllık elektrik tüketimi %13 azaltılırken; personel başına ayrı toplanan yıllık ambalaj atığı miktarı ise %47 arttırılmıştır.
ÇEVKO Vakfı çalışanları, 2017 yılında da ofis faaliyetlerinden doğan çevresel ayak izlerini azaltmak için önlem almaya devam ederek ve eğitim çalışmalarına önem vererek çalışmalarını sürdürecek.

 

proje_ortaklar.jpgAtaşehir Belediyesi, ÇEVKO, Şişecam ve Özen Cam iş birliğiyle; cam atıkların diğer ambalaj atıklarını kirletmeden ve zarar görmeden ayrı ve etkin toplanmasını sağlamak amacıyla başlatılan HORECA (Hotel, Restaurant, Cafe) Cam Dostu İşletme Projesi"nin lansman toplantısı 15 Şubat 2017 Çarşamba günü yapıldı.

Şişecam'ın "Cam Dostu İşletme" konsepti kapsamında, Ataşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen "HORECA Projesi'' lansman toplantısında; hak kazanan restoran, kafe, otel ve avm'lere ilk kez "Işıklı Cam Dostu İşletme Tabelaları" verildi.

En çok cam atık toplayan işletmelerin 3 kategoride ödüllendirildiği toplantıda; cam ambalaj atıklarının, çöpe karışmadan geri dönüşmesine duyarlılık gösteren ve destek olan işletmelere "Işıklı Cam Dostu İşletme Tabelaları" sunuldu.

Mustafa Saffet Kültür Merkezi'nde düzenlenen ödül törenine; Ataşehir Belediye Başkan Yardımcıları Hüseyin Hışman ve Sadık Kayhan, Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Ayten Kartal, Şişecam Çevre Sistemleri A.Ş. Müdürü Volkan Aydeniz, Özen Cam Geri Dönüşüm Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özen, Çevko Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer ile öğrenciler ve çok sayıda çevreci vatandaş katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Hışman, "Günümüzde denizlerimiz, toprağımız, soluduğumuz havamız başta olmak üzere; tüm tabiatımız, kentlerimiz ve dünyamız çevre kirliği ile mücadele veriyor. Çevre kirliliği her geçen gün vahim boyutlarla artarken, çevreci kuruluşlar da farkındalık yaratacak projeler üretiyor. Biz, Ataşehir Belediyesi olarak, kurulduğumuz günden itibaren çevreye ve çevreci politikalara büyük önem verdik. Yaklaşık iki yıl önce ÇEVKO, Şişecam ve Özen Cam ile gerçekleştirdiğimiz iş birliğiyle; cam atıklarının çöpe gitmeden ayrı ve etkin toplanmasını sağlamak amacıyla, HORECA Cam Dostu İşletme Projesi'ni başlattık. Cam atıklarının, çöpe karışmadan geri dönüşmesine duyarlılık gösteren ve destek olan işletmelerimize çok teşekkür ederiz" diye konuştu.

 

 

unilever_sust_liv_plan.pngÇEVKO Vakfı üyesi Unilever, Sürdürülebilir Yaşam Planı'nın altıncı yılında, plan kapsamındaki taahhütlerine bir yenisini ekledi. Unilever, 2025 yılına kadar ürünlerinde kullandığı plastik ambalajların yüzde 100'ünün yeniden kullanılabilir, geri dönüştürülebilir ve kompostlanabilir olacağını açıkladı. Bu kapsamda Unilever, hızlı tüketim ürünleri endüstrisini kullan-at alışkanlığına dayalı olan tüketim modelinden, ürünlerin yaşam döngüleri sonunda yeniden kullanım ve geri kazanımlarının sağlandığı döngüsel ekonomi modeline doğru geçişe çağırdı.

Unilever, döngüsel ekonomi yaklaşımlarını benimseme konusundaki kararlılığını göstermek ve endüstri için bir "Plastik Protokolü" oluşturulmasına yardımcı olmak amacıyla ambalajlamada kullandığı plastik malzemelerin detay bilgilerini 2020 yılına kadar yayınlayacağını duyurdu. Unilever, ayrıca okyanusa plastik sızıntısı riskinin en yüksek olduğu kıyı bölgelerinde küçük lamine ambalajların geri dönüştürülmesini sağlayacak teknolojik bir çözüme yatırımda bulunacağını açıkladı.

Paul Polman: "Endüstrideki plastik ambalajların tümünün tamamen döngüsel olmasını istiyoruz."

Unilever CEO'su Paul Polman konuya ilişkin şunları söyledi: "Plastik ambalajlarımız, ürünlerimizi müşterilerimiz için güvenli, hoş ve cazip hale getirmek adına oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Yine de bu çok yönlü malzemenin faydalarından yararlanmayı sürdürmek istiyorsak, tüketici kullanımı sonrasını duyarlı ve verimli bir şekilde yönetebilmek için endüstri olarak çok daha fazlasını yapmamız gerekiyor.

"Okyanuslardaki plastik atığı sorununa değinmek için, ilk olarak su yollarımıza plastiklerin girmesini önleyecek sistematik çözümler üzerinde çalışmalıyız. Bu taahhütlerin endüstriyi, tüm plastik ambalajlarımızın tamamen geri dönüştürülebilir ve dönüştürülmüş olmasını sağlamak amacıyla kolektif bir ilerleme kaydetme yönünde cesaretlendireceğini umuyoruz.

 

eurostat.png

Türkiye'nin enerji tüketimi AB ortalamasından beş kat daha fazla arttı
Avrupa istatistik idaresi Eurostat Avrupa'nın 2015 yılı toplam enerji tüketimi verilerini yayınladı.
Eurostat çalışmasına göre aralarında Türkiye'nin de olduğu 35 Avrupa ülkesinin 2015 yılı toplam enerji tüketimi 1.814 milyon ton petrol eşdeğeri (Mtep) olarak gerçekleşti. Avrupa Birliği üyesi 28 ülkenin tüketimi ise 1.626,4 Mtep oldu.

Avrupa Birliği üyesi 28 ülkenin tüketimi ise 1.626,4 Mtep oldu.Ülkeler bakımından ise Almanya 314,2 Mtep ile Avrupa'nın en fazla enerji tüketen ülkesi oldu.Sıralamada Fransa 252,8 Mtep ile ikinci, Birleşik Krallık 190,7 Mtep ile üçüncü, İtalya ise 156,2 Mtep ile dördüncü sırada geldi. Türkiye ise 131,9 Mtep tüketim ile beşinci sırada yer aldı.

Tüketim 1990'a göre düştü, 2014'e göre yükseldi
Verilere göre bu 35 ülkenin 2015 yılı enerji tüketimi 1990'a göre yüzde 2,63 artarken, 2005'e göre ise yüzde 7,85 oranında geriledi. 2014'e göre ise yüzde 1,7 oranda artış görüldü. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin enerji tüketimleri 1990'a göre yüzde 2,5, 2005'e göre ise yüzde yüzde 11,8 oranında gerilerken, 2014'e göre ise 1,3 oranında artış gösterdi. Türkiye'nin enerji tüketimi ise 1990'a göre yüzde 152, 2005'e göre yüzde 54,1, 2014'e göre ise yüzde 6,4 oranında arttı.

fsc_pnar_orman_k.jpgGelecek nesillere olan sorumluluk bilinci ve "daha iyi bir yaşam için" sloganıyla yola çıkan Pınar; bu doğrultuda ekonomik, sosyal, çevresel boyutların hayatın içinde dengeli ve sürdürülebilir şekilde yer alması için çaba gösteriyor. Pınar; Türkiye süt pazarında gerçekleştirdiği çalışmalarla, dünya ormanlarını korumak amacıyla sorumlu ormancılığı destekliyor.

Yatırım kararları alırken sorumlu yönetim anlayışı ile hareket eden Pınar; FSC® etiketiyle raflarda yerini alan ve Tetra Pak tarafından üretilen "Pınar Süt" paketlerinde de sorumlu ormancılık ilkesine göre yönetilen ve kontrollü ormanlardan elde edilen kartonları kullanıyor. Kaynak verimliliğine dayanan üretim modelleriyle sürdürülebilirliği tüm ekosisteme ve değer zincirine yayarak Yaşar Topluluğu'nun 2020 yılına kadar karbon ayak izini ortalama yüzde 15 oranında azaltma hedefinin bir parçası olan Pınar, bu hedefe emin adımlarla ilerliyor.

"Sorumlu Ormancılık Sorumlu Ambalaj"
Dünya üzerinde 50'den fazla ülkede temsil edilen ve kar amacı gütmeyen bağımsız bir kuruluş olan Forest Stewardship Council® (FSC, Orman Yönetim Konseyi); uluslararası çerçevede kabul gören, standart belirleyici kuruluş olma özelliği taşıyor. FSC®'nin standartları, dünyada ormancılıkla ilgili en üst düzey sosyal ve çevresel standartlar olarak kabul ediliyor. FSC® sertifikalı ağacın kullanımı; üretim zincirinde etiketli son ürüne kadar izlenebilmesini sağlayan, özel bir takip sistemiyle denetleniyor.

gda_atk.jpgGıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından yayımlanan verilere göre dünyada her yıl atık haline gelen gıda miktarı 1,3 milyar tondur. Bu miktar, insanların tüketimi için üretilen gıdaların üçte birine karşılık gelmektedir! Dünyada açlığın artmakta olması ve 2050 yılında gıda talebinin %40-70 yükselmesinin beklenmesi gıda atık ve kayıplarının insanlık için ne kadar büyük önemi olduğunu ortaya koyuyor.

AB'de yılda yaklaşık 100 milyon ton gıdanın atık haline geldiği hesaplanmaktadır. Gıda tedarik zincirinin tamamında; çiftlik, işleme ve üretim, satış noktaları, restoranlar ve evlerde heba olan gıdaların önlenmesi için AB Komisyonu, ortaya koyduğu Döngüsel Ekonomi Paketi'nde:
-Gıda atıklarını ölçmek ve ilgili belirteçleri tanımlamak üzere ortak bir metodoloji geliştireceğini,
-Üye devletleri ve gıda zincirinin ilgili oyuncularını bir araya getirerek önlemlerin belirleneceği ve iyi uygulama sonuçlarının paylaşılacağı bir platform oluşturulacağını,
-Atık, gıda ve yemle ilgili AB mevzuatının netleştirilmesi için önlem alınacağını,
-Gıdalar üzerinde kullanılan etiketlerde tarih bilgisinin gıda zincirindeki oyuncular tarafından uygulanması ve tüketiciler tarafından anlaşılması için iyileştirme yolları aranacağını duyurmuştur.

Gıda kayıplarının %40'tan fazlasının gelişmekte olan ülkelerde hasat sonrası ve işleme sırasında meydana geldiği belirlenmiştir. Bu bilgiyi geçen yıl ağustos ayında katıldığım, Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) tarafından düzenlenen "Gıdalarda Atıkların Azaltılması ve Geri Kazanımı" başlıklı proje kapanış toplantısında edindim. Proje, T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı'nca yürütülen Erasmus+ Programı kapsamında Avrupa Komisyonu'ndan sağlanan hibe ile; TÜGİS, ODTÜ, T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve diğer yabancı üniversite ve danışmanlık firmalarının katılımıyla gerçekleşmiştir. 

expra_logo.jpgAvrupa Parlamentosu Çevre Komitesi'nin atık mevzuatında değişiklik yapılmasına ilişkin taslak raporu oylamasını takiben EXPRA (Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Birliği) Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu'na (GÜS) yönelik ortak genel asgari gerekliliklerin garantiye alınması ve güçlendirilmesi için çağrıda bulunuyor.

EXPRA Genel Müdürü Joachim Quoden; "Çevre Komitesi, Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu'na yönelik ortak AB kriterlerini destekleyen güçlü bir mesaj vermiş bulunuyor. Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu'nun (GÜS), AB içinde çok farklı şekillerde uygulandığı düşünüldüğünde, tüm ilgili aktörlere yönelik eşit koşulların yaratılması için, mali yükümlülüklerle ilgili açık ve adil kurallar dahil olmak üzere EPR operasyonlarına yönelik şeffaflık kriterlerinin oluşturulması hayati öneme sahiptir. Söz konusu gerekliliklerin Konsey ile yapılan müzakerelerde savunulması gerekmektedir" dedi.